Son Dakika
12 günlük gelin erkek çıktı, damat yıkıldı
Ünlü oyuncuda sevişme sahnesi itirafı: Uyarı aldım
Trendyol 1. Lig'de 30 ve 31. haftanın programı açıklandı
Gladyatör 2 ne zaman vizyona girecek?
Saçını doladı, kafasını buzdolabına vurdu!
Derbi öncesi verdiği kehanet tuttu
Şampiyonlar Ligi'nde Arda Güler'i bekleyen tehlike
Masterchef'te gerginlik! Öyle bir hata yaptı ki...
Babasını şeker komasına sokmuş, öldürüp asmış!
Okan Buruk'tan derbi öncesi kadro sürprizi!
AFAD:"Van’ın Tuşba ilçesinde saat 08.05’te 4 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi"
Kopenhag kalecisi Grabara'ya ülkesinde kapak! Galatasaray...
Meryem Uzerli’ye çıplak sevişme sahneleri soruldu
Osmanlı torunu olduğu iddia edilmişti, kim çıktı?
Taksim ve Şişhane istasyonları kapatılacak!
Fahiş fiyat ve stokçuluğa büyük ceza geliyor!
Eti Gümüş maden ocağında patlama
Beşiktaş taraftarı, Arda Turan'ı Seçil Erzan’la vurdu: 'Paralar nerede?'
Vanspor neden sahadan çekildi ve Ceza gelecek mi? Serikspor...
1000Sats Coin nedir, ne kadara yükselir? Kaç sıfır atar?
Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck tarafından Alman Liyakat Nişanı ödülü alan Nejdet Niflioglu, Neox Medya için Semit Ne Demek yazısını kaleme aldı.
Semit Ne Demek?
Değerli Okurlarım, geçenlerde Toplum Mühendisi olan bir arkadaşımla sohbet ettim.
İlginç araştırmalarının sonuçlarını aktardı bana ve bu sonuçlar üzerinde tartıştık. Bizim gibi sıradan insanlara „yok artık“ dedirtecek sonuçlar olmasa, burada yazmam.
Türkiye ilk bakışta İQ 80-85 ile küresel ortalama zeka seviyesinde görünse de, bu değerin zeka yaşına çevrilmesi korkunç. Bizim zeka yaşımız 13,6 ile 12,8 arasında. Türk toplumu, gelişmiş ülkeler kıyaslamasında zeka açısından henüz çocuk! Daha kötüsü; incelemenin derinliklerine indiğimizde görünen tablo şöyle: Toplumumuzun %28’i tamamen zekasız, %25’i az gelişmiş zekaya sahip, %32 orta seviyede gelişmiş zekalı, %4’ü zeki ve sadece %0,38’i üstün zekalı. Toplumumuzun algı kapasitesi 4 kelimelik kısa cümlelerden ibaret. Konsantrasyon süremiz 17 dakikayla sınırlı.
Durum böyle olunca, insanlarımızın kendilerni ifade etme yetenekleri de gelişmiyor. Duydukları ve zihnen işleyemedikleri herşeye fikren katılıyorlar. Her türlü manipülasyona açık ve uygun bir kitle oluşuyor. Başarılı siyasetçilerimiz bu durumu çok iyi kullanıyorlar. Toplumumuzun yarısından fazlası her duyduğuna coşkuyla katılırken „bunlar bizim aklımızla alay mı ediyorlar?“ diyenlerin sayısı oldukça az kalıyor ve bunlar ciddiye alınan bir muhalefet bile oluşturamıyorlar. Mantıklı bireyler olarak çoğu batıl inançların, muska hocalarının, badeci tarikatlarının köklerini de kurutamıyoruz.
Elbette globalleşen dünyada, toplumların zayıf noktaları sadece kendi siyasetçileri ve sömürücü şarlatanları tarafından akıllıca manipüle edilmiyor. Her başarılı reklam kampanyası, her basın, haber ve diğer medya kanalı, her siyasi parti ve her ülke lideri bu verilerden yararlanıyor.
Son günlerde benim en çok dikkatimi çeken kelime oyunu, batı ülkelerinin medya kanallarındaki arap uyruklular arasında “anti semitizm” görüşünün çoğalması haberleri oldu. 1781 yılında, bir Alman tarihçisi olan August Ludwig von Schlözer tarafından yayılan “semit” deyimi aslında tüm şark ülkeleri toplumları için kullanılan bir sözcük olmuştu. Georg Wilhelm Friedrich Hegel ve Karl Marx gibi düşünürler ise bu deyimi Yahudilerle bağdaştırarak Joseph Arthur de Gobineau isimli bir fransız diplomatın da Yahudi ırk bilimi olarak tanımladığı saçmalıklar ve 1879 yılında Friedrich Wilhelm Adolph Marr tarafından kurulan Antisemitenliga isimli görüş derneği sonuçta Nazilerin, Yahudi ırkına duydukları tarifsiz nefretin temelini hazırlamıştı. Ancak “Semit” deyiminin kelime kökünü araştırdığımızda, Hz. Nuh peygamberin oğlu Sem (İslam’da Sam) tüm Arap uygarlıklarının atası olarak kabul ediliyor. August Ludwig von Schlözer de bu yüzden tüm ortadoğu milletlerine ortak isim olarak Semit deyimini kullanmaya başlamış.
Ortadoğu ülkeleri vatandaşları anti semit olması mümkün değil çünkü kendileri semit. Ancak bilmsel olarak çarptırılmış orta avrupa ırk ayrımcılığ bakışıyla gözetlenirse, burada yani tüm batı ülkelerinde tekrar Yahudi ayrımcılığı yapıldığı görülmektedir.
Benim şahsi görüşüme göre, Filistin ve İsrail arasında sürdürülen savaş, bu iki toplumun savaşı değil. Burada bir üst güç, Filistinlilerin terör örgütü Hamas’ı maşa olarak kullanarak İsrail devletine saldırıyor. Haber kanallarında karşılaştığımız kelime oyunlarını dikkatle izleyenler, bu gibi çatışmaların özünde ticari çıkarlar yattığını kolayca görebilirler. Bence bu olayların özünde “Maritime Silk Road” isimi verilen Çin – Hanoi – Jakarta – Singapur- Kuala Lumpur – Colombo – Malé – Mombasa – Çibuti – Haifa – Atina – istanbul üzerinden Triest menzilli yeni ticaret yolu Maritime Silk Road yatmakta. Daha önceleri her türlü İsrail eleştirisi batı basını tarafından antisemit eylem olarak tanımlanırken, bu günlerde bu eleştirilerin yoğunlaştığı da gözden kaçırılmamalıdır.
29 Ekim 2023’te Cumhuriyetimizin 100’üncü kuruluş yıldönümünü kutlayan Türkiyemiz bu siyasi tuzağa düşmediği için “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesinden şaşmadığı için çok mutluyum.
Toplumların ortalama zekalarını ve devamında da zeka yaşlarını Binet ve Simon metoduyla inceliyorlarmış. Araştırma sonuçları ise 2022 yılı sonunda bu İnternet sitesinde yayımlanmış: https://splitter1.wordpress.com/2018/08/26/geographie-der-intelligenz-4/
Sevgiler ve Selamlar Nejdet Niflioğlu