Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck tarafından Alman Liyakat Nişanı ödülü alan Nejdet Niflioglu, Neox Medya için Avrupa Görmüş İnsanlaryazısını kaleme aldı.
Değerli okurlarım, Avrupa’yı görmüş bir Türk’ün, diğer yurttaşlarına göre ne farkı var hiç düşündünüz mü?
Neden Amerika görmüş, Asya görmüş Afrika görmüş diye hitap şekilleri yok?
Uzun süre Japonya’da kalmış arkadaşlarım var. Kimse onlara: ‘’Sen Japonya görmüş insansın“ demiyor?
Avrupa’nın, Türklere daha özel bir çekiciliği olmalı diye tahmin ediyorum. Kısa da olsa, bir Avrupa gezisinden dönen yurttaşlarımız bu deyimle mutlaka bir mahalle baskısı altına alınabiliyorlar. Bundan sonra adım başı sıkı takibe alınıyorlar. Yaptıkları her hata, söyledikleri her söz bundan sonra ‘’Sen Avrupa görmüş insansın“ diye yorumlanıyor.
Hiçbir savunma şansları yoktur artık. Onlar, Avrupa görmüş insanlar olarak toplumun her türlü toleransı dışında varlıklarını sürdürmeye mahkum edilmiş bireyler oluveriyorlar. Şu Avrupa görmüşlüğün bir sırrı var herhalde.
Nedir bu ayrıcalığı yaratan? Gerçekten, ülkemizde düşünemediğimiz fakat Avrupa ülkelerinde çok normal sayılan bazı özellikler var. Yeteneklerin erken keşfedilip onlara farklı olanaklar sağlanması mesela. Bilim dünyasında, sporda ve farklı sanat alanlarında bunların sayısız örneklerini görebiliyoruz. Bu olanaklar- bireysel istisnalar dışında- yerli yabancı ayırımı yapılmadan sağlanıyor.
İnanılması güç olsa bile, yaşayan örneklerimiz var. Onlarca başarılı iş insanlarımız, sporcularımız, sanatçılarımız ve bilim insanlarımız var! Tüm bunları sağlayabilmek için belirli alt yapı var Avrupa’da. Mevcut eğitim sistemi ve müfredat, yani eğitim programı ve ders içeriği bu alt yapının bir parçasıdır. Avrupa ülkelerinde yaşayan Avrupa-Türkleri müfredat’tan sıkça şikayetçi oluyorlar.
Örneğin; ilkokul yıllarında çocuklara verilen cinsellik dersi onların ahlak anlayışına ters geliyor. Halbuki Avrupalılar, sağlıklı ve etkili bir cinsel hayatın bireyler ve toplumlar için ne derece ciddi bir öneme sahip olduğunu kavramışlar. Eğitim sistemlerini de bunu dikkate alarak düzenlemişler.
Ne alaka ! dediğinizi duyar gibiyim. Kadınlara ve çocuklara uygulanan şiddet, çocuk ve hatta hayvan tacizleri, çocuk yaşta evlendirme gibi cezai suç teşkil eden bu olayların hangi ülkelerde ve hangi yoğunlukta görüldüğünü araştırın. İnanın ki, araştırmanızın sonucu Sizi, beni utandırdığı kadar utandıracaktır. Tabiiki, Avrupa ülkelerinde de bu gibi suçlar işleniyor. Fakat malesef bu ve benzeri suçların büyük yoğunluğu, benzeri bir müfredata sahip olmayan ülkelerde görülmektedir. Bir de benim tesadüfen internet’te bulduğum şu sahneyi gözünüzde canlandırın: İki Danimarkalı üniversite öğrencisi kız "Aaa!" demiş, "Anadolu! Yüzyıllardır kültürlerin kesiştiği yer!" ve merak ederek Erasmus'la Anadolu‘ya gelmişler.
Havalar kötü gidiyormuş. Günlerden bir gün güneş kendini gösterivermiş. Bizim Danimarkalılar giymişler bikinileri ve çıkmışlar parka... Uzanıp güneşin tadını çıkarmaya başlamışlar... Hikayenin gerisi, saat 19.00'da Ana Haber Bülteni'nde! Geride bıraktığımız yılda, dünyaca büyük felaketlerle karşılaştık. Hepimizin hayat düzenini alt üst eden amansız bir hastalıkla mücadele ettik. Çok şükür aşısı bulundu ve dünya genelinde dağıtımı başladı.
Yakın zamanda toplumların büyük çoğunluğu aşı olduktan sonra pandeminin sonunu getirmiş olacağız. Ancak unutmayalım: bu aşıyı bulan, geliştiren, üreten ve dünya genelinde kullanıma sevk eden kişiler, Türkiye kökenli- Avrupa görmüş iki bilim insanımızdır.
Malesef dünyada her kötülüğün de aşısı yok. Bazı olumsuzlukların tek çıkış yolu eğitimden geçmektedir ve bu eğitimin müfredatından.
Sevgiler ve Selamlar Nejdet Niflioğlu