Cem Garipoğlu'nun mezarı 10 yıl sonra yaşadığına dair şüphelerin bulunması gerekçesiyle açıldı ve yapılan fethi kabir işleminde mezarda kefen çıkmadığı görüldü.
Kemik bütünlüğü bozulduğundan dolayı kimlik tespitinin yapılması güç bir hale gelmişken, mezarın içerisinde süreci çok daha garip bir duruma sokan bir gelişme yaşandı.
Mezarın içinde bütünlüğünü muhafaza eden şeffaf bir poşet bulundu ve kemikler ve kafatası da sanki bu poşetle sonradan oraya bırakılmış gibi bir görüntünün ortaya çıkmasına neden oldu.
Avukat Rezan Epözdemir, Sözcü TV canlı yayınına katıldı ve yaşanan sürece dair değerlendirmelerini aktardı. İşte mezarda bulunan poşet ve son duruma dair açıklamaları:
Mezarın içinde 30'a 30 ölçülerinde bütünlüğü bozulmamış bir torba vardı. Kemik ve kafatası sonradan oraya bırakılmış gibi bir intiba uyandırıyor. Buna el konulmalı kefenin bile yok olduğu bir durumda poşetin yıllardır orada duruyor olması kulağa mantıklı gelmiyor. Mezarın açılıp poşete el konularak onun üzerinde incelemeler yapılmasına dair talebimiz Silivri Başsavcılığı önünde duruyor.
Bir poşet 10 sene önce bırakılmışsa, nasıl yıllardır düğümlü bir şekilde durabiliyor bunu anlamak çok çok zor. Bu sürecin düğüm noktası olacaktır, başsavcılık da bunu kabul etmeli ve poşetin incelenmesine onay vermelidir. Aksi taktirde kamu vicdanı rahatlamayacaktır.
Poşetin mezarın içerisinde olması çok anormal bir durum, mezarda bir poşetin bulunması çok manidar... Talebimiz sonrası umarım o poşet üzerinde bir DNA incelemesi olur yakın zamanda bırakılmışsa ki öyle görünüyor herhangi bir deformasyon yok onu oraya bırakanlar belirlenebilir.
Cem Garipoğlu'nun ailesi fethi kabir yapılırken orada mıydı?
Fethi kabir sürecinde aile üyelerinden kimse orada yoktu, bizim talebimizle aileyle ilgili biyolojik veriler alındı. Anne ve babadan tükürük ve kan örnekleri alındı, bu yeni incelemede kullanılmak üzere...
Aile cesedi teslim almaya gelmeyecek dedi. Mezartaşı bakımsız, kamu vicdanı çok rahatsız, umarım talebimiz kabul görür bir hukukçu olarak poşet konusunun aydınlatılması ve kamu vicdanının rahatlatılması lazım...
Mezarlıkta bulunan kemikler cesedin Cem Garipoğlu'na ait olup olmadığını ortaya koyacak mı?
Aile üyelerinden DNA örneği talep etmemizin nedeni buydu, talebimiz kabul edildi ve dün itibariyle de aileden örnekler alındı. Kemiklerde bir dezenformasyon olmadığı sürece ki böyle bir durum söz konusu değil gibi duruyor bu tespiti yapabiliyor olmamız lazım.
Sonuç olarak süreçten beklentiniz nedir?
Uzun yıllardır süren ve dava dosyasında bir sürü eksiğin ve belirsizliğin olduğu bir sürecin sonuna yaklaştık. Kamuoyu vicdanı çok rahatsız ve Türkiye tarihinin bu en önemli cinayetlerinden birinin aydınlatılması ve Cem Garipoğlu'nun hayatta olup olmadığının anlaşılması büyük önem taşıyor. Bu cinayet büyük farkındalıklar yarattık ve kamu vicdanının rahatlaması adına adalet istiyoruz. Müvekkillerimin sadece çocuklar değil umutları, gelecekleri ellerinden alındı.
Cem Garipoğlu'nun hapishanede ölü bulunmadan önce Çince öğrenmeye başlaması ilginç değil mi?
Dediğiniz gibi bu dil öğrenmesi çok zor ve Garipoğlu'nun durumunu ele alınca öğrenmesinin ona pek de fayda sağlamayacağı bir durumda bulunuyordu. Hukuk fakültesine de gitmek istiyormuş ve ailesine beni buradan çıkarın demiş. Zaten dava sürecinde bizlere çok sayıda mesaj geldi. Cem Garipoğlu'nun Rusya'da ve Çin'de olduğuna dair...
Ailenin durumu nedir?
Süreyya Bey ve Nagihan Hanım çok üzgün doğal olarak, babası Cem Garipoğlu'nun mezarda olduğuna inanmıyorum diyor ve ailesinin de bizlere başsağlığında bulunmaması normal bir durum değil diyorlar. Babasının bu talebi üzerine biz de elimizden gelen yaptık ve fethi kabir işlemini gerçekleştirdik, olağanüstü bir süreç yaşıyoruz ve inşallah bu sürecin sonunda adalet tecelli edecektir. Aile adına sevindirici bir karar diyebiliriz.