Son DurumSon DakikaGenel

KÇÖ için borçlanma hakkı var mı?

Pandemide KÇÖ ve ücretsiz izin desteği alan işçiler bu süreler için borçlanma hakkı talep ediyor. Peki borçlanma hakkı var mı?

Covid-19 pandemisinden etkilenen işyerlerinde 15 ay süreyle kısa çalışma ve ücretsiz izin uygulamasına gidildi. Koşulları sağlayan işçiler kısa çalışma ödeneği alırken, koşulları yerine getiremediği için ücretsiz izne çıkartılanlara da nakdi ücret desteği verildi. Bu dönemde işçilerin sosyal sigorta primi ödenmedi. Pandemide KÇÖ ve ücretsiz izin desteği alan işçiler bu süreler için borçlanma hakkı talep ediyor. Ahmet Kıvanç, Habertürk'te kendisine sorulan sorulara yanıt verdi:

"2020 yılı mart ayında ortaya çıkan Covid 10 pandemisi dolayısıyla, bu tarihten 2021 yılının haziran ayına kadar olan 15 aylık dönemde kısa çalışma uygulamasına gidildi. Koşulları sağlayan işçilere kısa çalışma ödeneği (KÇÖ) verildi.


Koşulları sağlayamayan işçiler ise ücretsiz izne çıkartıldı ve nakdi ücret desteği sağlandı. İki gruptaki işçilerin de bu süre boyunca primleri yatırılmadı, yalnızca İşsizlik Fonu’ndan genel sağlık sigortası primleri yatırıldı.

Pandemi süresince 3.8 milyon işçiye kısa çalışma ödeneği, 3.1 milyon işçiye de nakdi ücret desteği verildi. Bunların kimisi 1-2 hafta sonra normal çalışmaya başladılar. Büyük bir kısmı ise aylarca bu şekilde devam ettiler.

KÇÖ alan ve ücretsiz izne çıkartılanların primlerinin yatırılmaması, prim günü bulunanların emekliliğinde gecikme riskini ortaya çıkardı. Normalde emeklilikteki gecikmeyi daha sonra hissedeceklerdi. Ancak, mart ayında yürürlüğe giren emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) düzenlemesiyle 8 Eylül 1999 öncesinde çalışmaya başlayanlarda yaş şartı kaldırılınca sorun hemen kendini hissettirmeye başladı. 

Emeklilik için sadece prim günü eksiği bulunan işçiler arayış içine girdiler. Pandemi döneminde kısa çalışma ve ücretsiz izinde geçen süreler için borçlanma hakkı talep etmeye başladılar. İşçilerin borçlanma talebi devam ederken, 13 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren 7431 Sayılı Kanunun yanlış anlaşılmasından kaynaklanan haberler işçileri beklentiye soktu.

 Daha önce çıkan iki kanunla işçilerini fiilen çalıştırdıkları halde çalışmamış gibi göstererek kısa çalışma ödeneği ve nakdi ücretsiz izin desteği verilmesini sağlayan işverenler affedildi. Söz konusu ödemelerin işverenlerden tahsilinden vazgeçildi. Ancak, işverenler bu sürelere ilişkin ödemedikleri primler dolayısıyla da cezalı duruma düştüler.

7431 Sayılı Kanun ile bu şekilde fiilen çalışmış olduğu halde ücretsiz izinde veya kısa çalışmada gösterilen işçilerin primlerinin ödenmesi konusunda ödeme kolaylığı sağlandı. İşverenlere primleri cezasız olarak ödeyebilmeleri için 3 aylık süre tanındı. Üç aylık süre 12 Nisan’da sona erdi.


Kısa çalışma ödeneği veya ücretsiz izin desteği alan işçiler bu süreleri borçlanmak için yoğun talepte bulunuyorlar. Ancak, buna ilişkin bir kanuni düzenleme bulunmuyor. Umarız işçilerin bu haklı talebi en kısa süre içinde yerine getirilir.


A.A. isimli okurumuzun emekli aylığını artırmak için askerlik borçlanması yapmanın avantajlı olup olmadığı sorusuna gelince, peşinen söyleyeyim tavsiye etmem. Emekli olmak için prim günü eksik değilse askerlik veya doğum borçlanması yapmak avantajlı değil. Hatta kimi durumlarda borçlanma yapanların emekli aylığının düştüğü de oluyor. Bu nedenle borçlanma yapmanızı önermem.


17 Temmuz 2023 Pazartesi günü geniş şekilde ele aldığımız gibi kıdem tazminatı tavanı, asgari ücrete oran bakımından son 40 yılın en düşük seviyesine geriledi. 1980 yılında asgari ücretin 7.5 katı olan kıdem tazminatı tavanı, temmuz ayında asgari ücretin 1.75 katına gerilemiş bulunuyor.


Brüt asgari ücret 13.414,50 TL iken kıdem tazminatı tavanı 23.489,83 TL’de kaldı. Bu tavan, giydirilmiş brüt ücreti 23.490 TL ve üzerinde olan herkesin aynı kıdem tazminatı alması anlamına geliyor. Sizin gibi aynı işyerinde uzun süre çalışanlar açısından çok büyük bir gelir kaybı demektir.

12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra tavanı aşan tutarda kıdem tazminatı ödeyen kamu ve özel sektör yöneticilerine 6 aydan 2 yıla kadar hapis, 20 bin liradan 50 bin liraya kadar ağır para cezası getirildi. Bu ceza 2003 yılında 4857 Sayılı İş Kanunu ile yürürlükten kaldırıldı. Kanunda tavanın üzerinde kıdem tazminatı ödeyen işvereni cezalandırıcı bir hüküm yok. Ancak, yine kanunen işveren sadece kıdem tazminatı tavanına kadar ödeme yapmakla yükümlü. İşverenin tavanı aşan tutarda kıdem tazminatı ödeme zorunluluğu bulunmamakta.


İşçi ile işveren anlaşarak tavanın üzerinde kıdem tazminatı ödenmesini kararlaştırabilirler. Bunun adı kıdem tazminatı olmaz ikale sözleşmesi ile belirlenen tazminat olur. Tavanı aşan tazminat ödemeleri işe girerken akdedilen sözleşme ile belirlenebileceği gibi işten ayrılırken tarafların karşılıklı anlaşmasıyla belirlenmesi de mümkündür.


Konunun bir de vergisel boyutu vardır. Gelir Vergisi Kanunu’na göre, tavanı aşmayan kıdem tazminatı ödemelerinden sadece damga vergisi alınır. Başka da bir vergi kesintisi yapılmaz. Tavanı aşan tutar ise ücret olarak değerlendirilerek gelir vergisine tabi tutulur. Uygulanacak gelir vergisi oranı, şahsın ödeme yapılan tarihte tabi olduğu vergi dilimine göre yapılır.


Örneğin, brüt ücreti 40 bin lira olan ve 3 yıllık hizmeti bulunan kişiye işveren 90 bin lira tazminat ödemiş olsun. Bunun (23.489,83 X 3) 70 bin 469 liralık kısmından sadece damga vergisi alınır. Bu tutarı aşan 19.530 liralık kısımdan ise (şahıs ödeme yapılan tarihte yüzde 27 vergi dilimine tabi diyelim) 5.273 TL gelir vergisi kesilir. Tavanı aşan tazminat ödemeleri için cezai yaptırım yok ama vergi kesintisi yapılmakta."