Değerli Okurlarım, hiç dikkat ettiniz mi? 

Tüm gelişmiş ülkelerde hür ve demokratik seçimler medeniyetin zirvesi olarak coşkuyla kutlanırken bizim toplumumuzda bu kutlamalar taşkınlıklara yol açıyor. Seçim öncesi sokak röportajlarında olduk olmadık, edepli edepsiz sorularla vatandaşlara mikrofon uzatılıyor. 

Gerginlikler yaratılıyor, insanlar sokak ortasında birbirine saldırıyor. Ancak asıl sorulması gereken sorular hiç sorulmuyor. Zaten sorulsa, kim cevap verebilir ki? Sorun bakalım; siyasi partilerin tüzüklerinde, siyaset ilkelerinde neler yazıyor? On yıllardır aynı siyasi partiye oy verenler acaba o partinin tüzüğüyle ilgili neler biliyorlar? Kendinizden pay biçin: Siz hiç herhangi bir parti genelgesi okudunuz mu, tercihinizi neye göre yaptınız? 

Diyelim ki okumadınız. Siyasi partilerin tüzüklerini, ilkelerini ve genelgelerini konu alan kaç TV programı izlediniz? İzlemediyseniz, üzülmeyin. Bu Sizin ihmaliniz değil. Böyle program içerikleri sunulmuyor zaten. Sunuluyor da biz mi izlemedik, değilmi? 

Biz sempati beslediğimiz adayları seçeriz. Parti genelgesinden anlamayız. Bazılarımız, kendi ülkemizin siyasetiyle ilgisi olmayanlara bile gönül kaptırabiliyor. Che Guevera posterleri asıyor mesela. Neden? Ülkemize onbeşbin kilometre uzaklıktaki bir iktidara baş kaldırmış, direnmiş ve canını vermiş olan tıp eğitimi görmüş bir zengin aile çocuğu bize ne katkı sağlamış ki, posterlerini asma ihtiyacı duyuyorlar? 

Küçük bir tiyo vereyim: Che bugün yaşasaydı, kibirli, homofob ve ırkçı tutumu sebebiyle her yerde dışlanırdı. Ama o dönemde, o ortamda direnişin simgesi olmuş. Bize ne? Biz Türk toplumu olarak okkalı şekilde Ödipus Kopleksi olan bir toplum olduğumuz hiç aklınıza gelirmiydi? Pardon, Siz Ödipus Kompleksini sadece kendi annesine şehvet duyan cinsi sapık olarak bildiğiniz için yazımın tam burasında bana hoop dediğinizi duyar gibiyim. Yunan mitolojisinin en popüler figürlerinden olan Ödipus aslında hiç te cinsi sapık bir zavallı değildi. 

Bu yanılgıyı burada doğrulamak isterim. Doğrulama bölümünün başlığı Kurban Kıvamı olsun. Hikayemizin kahramanı Ödipus, M.Ö 500 yılında Tebai kentini Sfenks’ten kurtarıyor. Kentin sakinleri bu büyük kurtarıcıyı o kadar güçlü biliyorlar ki, kent içersinde yaygınlaşan Veba’dan bile Ödipus sayesinde kurtulacaklarına inanıyorlar. 

Ödipus, Veba’yı yenemediği gibi, Veba’nın sebebi ta kendisi olduğu ortaya çıkıyor. Halk Veba’dan kurtulmak için önce Ödipus’tan kurtulmak gerektiğini anlıyor fakat bu hiç te kolay değil. Fransız yorumcu yazar Rene´Gerard’a göre; halk bu güçlü kral Ödipus’tan kurtulamadığı için „Zaten babasını öldürüp kendi annesiyle evlenen biri“ diye bir dedikodu çıkarıldığını belirtiyor. Tyrannus olarak tanımlanan Ödipus’tan kurtulmanın tek çaresi bu. Bu dedikodu o kadar başarılı olmuş ki, günümüze kadar kendi annesine şehvet duyan cinsi sapıklara Ödipus Kompleksliler diyoruz.

 Ötekileştirme mitlerinin ortak mesajı günümüze bu şekilde yansımaktadır: Baş edemediğin güçten kurtulmak için, o gücü ateşe vermelisin. Bu davranış şekli bize hiç yakışıyormu? 

Biz, bükemediğin bileği öpeceksin öğütünden bu davranışa neden ve nasıl geçtik, özümüze nasıl dönebiliriz? 

Sevgiler ve Selamlar 

Nejdet Niflioğlu