22 Kasım 2024 Cuma

Nejdet Niflioğlu

Nejdet Niflioğlu

Gidene mi Zor Kalana mı? Nejdet Niflioğlu yazdı...

Yayınlama: 23 Mayıs 2024 Perşembe 12:41 Güncelleme: 1 Kasım 2024 Cuma 20:39

Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, tarafından Liyakat Nişan ödülü alan ve Neox Medya yazarı olan Nejdet Niflioğlu’nun yeni yazısı Gidene mi Zor Kalana mı? yayımda!

Neşat Ertaş “Bir anadan dünyaya gelen yolcu, dünya senin vatanın mı yurdun mu?” demiş. Bu sözleri, 27 yıl Almanya’da yaşadığında söylediği rivayet edilmektedir. Almanya‘da yaşayan hepimiz devamlı şu sorunun cevabını merak ederiz: Acaba göç, giden için mi daha zor kalan için mi? Gözü arkada kalarak valizini toplayıp belirsizliğe doğru yola çıkanların mı acısı daha büyük, yoksa aylarca, yıllarca gözü kapıda gidenlerin dönüşünü bekleyenlerin mi?

Biz hep gözü arkada kalan gidenler olduk. Ayrılık acısını ve özlemini sadece bu açıdan biliyoruz.

Çoğumuz, doğumlarda, ölümlerde, olmaları yerde olamayan, davetli oldukları düğünlerde sandelyeleri boş kalanlardanız. Aramızda en yakın akrabalarının, belki de kendi kardeşlerinin yeni doğan bebeklerini ancak aylar veya yıllar sonra ilk kez görenler, kendi anne veya babalarının cenazesine yetişemeyenler, asker uğurlamasına katılamadıkları yakınlarının şehit törenine katılamayanlar bile var.

 

Göç hayatı bizler için hep zorluklarla, özlemle, pişmanlıklarla, keşkelerle dolu acı bir yaşam oldu.

Kendi duygularımızla boğuşurken hep memlekette yolumuzu gözleyenleri de düşündük. Onlara duygu yüklü mektuplar, bizi merak etmemeleri için neşeli anlarımızı gösteren fotoğraflar gönderdik. Tatile gittiğimizde, sanki tüm özlem acılarımızı telafi edercesine valizler dolusu hediyeler götürdük. Çoğumuz sadece ailesine değil, tüm komşularına, köyüne ve mahallesine hediyeler dağıttı. Memleketinde ihtiyacı olanlara maddi yardımlar yaptı, evler veya daireler aldı, iş yeri kurdu, dükkan açtı onlara teslim etti. Avrupa ülkelerinin devasa fabrikalarında beden ve ruh sağlığını düşünmeden, kendi konforuna, eğlencesine önem vermeden, köhne bakımsız, kısmen rutubetli binalarda oturarak kendi göç kararlarına anlam vermeye, kazandıkları parayı biriktirmeye ve en yakın zamanda tekrar memleketlerine kavuşmaya gayret gösterdiler. Gurbetçilerin çektikleri sıkıntılar ortada. Bunları hepimiz yaşadık ve biliyoruz.

Peki, geride kalanlar? Mutlaka onlar da bir süre özlem çektiler, hasretle yolumuzu gözlediler. Ama itiraf etmeliyiz ki, artık yokluğumuza alıştılar. Onların hayatı bizsiz de devam ediyor. Artık tatil zamanlarında mahallelerimize veya köyümüze vardığımızda kimse özlemle yolumuzu kesip kucaklamıyor bizi. Çoğu zaten tanımıyor bizi. Valizlerimizin açılmasını, içinden çıkardığımız hediyelerimizi heyecanla bekleyen yakınlarımız da yok artık. Nutellaların, Nescafelerin, çikolataların, gümrük sigaralarının ve viskilerin rağbet gördüğü zamanlar çoktan geçmiş. Türkiye’de herşey var ve herkes bunları alabiliyor. Kendi çevremizde fitre, zekat vermek için ihtiyaç sahibi bulmakta zorlanıyoruz artık. Kurban eti dağıtırken, ay biz kendimiz kestik, mahalledende çok getiren oldu diyerek hayratımı geri çevirenlere rastladım ben. Bize gurbetçi de demiyorlar artık. Onlar için biz Almancıyız. Pek sevimli bir ifade değil elbet ama bize kendi memleketimizde sevgi ve samimi hürmetle davranan da kalmadı zaten. Tam tersi: Aramızda, Avrupada dışlanmaya mağruz kalmayanlar varsa mutlaka Türkiyeye gitsinler. Gurbetçi olduğunu söylemelerine gerek yok- oradakiler anlıyorlar zaten. Tavırlarını, davranışlarını ve fiyatları hemen Almancı dedikleri bizlere uygun gördükleri seviyeye getiriveriyorlar. Yurtdışından getirdiğimiz telefonlarımızı kullanamıyoruz, arabalarımızı ancak kısıtlı bir süre için Türkiyede bırakabiliyoruz, havayolu şirketleri her tatil döneminde bizi resmen soyuyorlar, T.C vatandaşıysak tatil beldelerindeki oteller bile bizi müşteri olarak kabul etmiyor. Ciddi ciddi her gurbetçiden yüz Avro memleket vergisi alınması tartışılıyor. Geçenlerde bana Çeşme’de bulunan bir arsa teklif ettiler. Fiyatı? Onüç Milyon Avro! Benim o kadar param olsa, dedim, Monaco’ya yerleşirdim. Oraya ulaşım kolay, telefonumu ve arabamı sınırsız kullanırım, üstelik ömür boyu da vergi muhafiyetim olurdu.

Ben kendimce cevabı buldum: Bence, gurbet gidene zormuş!

Mübarek Kurban Bayramınızı candan kutluyor, hepimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Sevgiler ve Selamlar Nejdet Niflioğlu