Değerli Okurlarım, askerliğini yapmış olan erkekler bilir: günlük eğitim koşularında „her Türk asker doğar“ diye bağırarak koşturur askerler. Günler geçtikçe, her askerin beynine yerleşir bu. Elbette; her Türk asker doğar. 

Ancak, gerçek hayatta hepimiz askermi doğduk? Kesinlikle hayır. Neden biliyormusunuz?

Çünkü askerler karşılaştıklarında, birbirlerini selamlamadan geçmezler. Kendi rütbelerinden yüksek rütbelilere, kıdemlilelere ve kendilerinden yaşça büyük olanlara sarsılmaz saygı duyarlar. Gevezelik, taşkınlık veya laubali el şakaları yapmazlar. Her şeye maydonoz da olmazlar. Susacakları ve konuşacakları zamanları çok iyi bilirler. Vatanlarını canlarınla savunurlar. Her yemek öncesi „Allahımıza hamdolsun“ diyerek gür sesle şükür ederler.

Şimdi birde kendimize bakalım. Yıllardır aynı apartmanda oturan komşular olarak bile merdivenlerde selamsız sabahsız birbirimizi tanımadan, çoğu kez birbirbirimize yol vermeden karşılaşıyoruz. Sırayla işlem yapılan bankalarda, dairelerde ve marketlerde devamlı birbirimizin sırasını kapma çabasındayız, trafikte devamlı diğerlerinin geçiş hakkını ihlal etmekteyiz, otobüs ve diğer toplu taşıma araçlarında kendimizden büyüklere yer vermemek için onları görmezden gelmekteyiz. Daha neler neler sayabilirim ancak buradaki yerim kısıtlı olduğundan bu kadarınla yetineceğim.

Gerçeği görmeliyiz. Çevremiz laubali, geveze, saygısız, görgüsüz cahillerle ve edepsizlerle dolu. Ne doğaya, ne insanlara, ne dini değerlere, ne de vatanına saygısı kalmamış olan hain, fesat ve toplum kurallarına aykırı insanlarla dolu.

Herkesin bir kırmızı çizgisi vardır. Benim kırmızı çizgim, din, ahlak, görgü ve milli değerlerimi kapsamaktadır. Sizler için de aynı değerlerin geçerli olduğunu düşünüyorum. Bu sınırlarımızı oldukça zorlayanlara taviz vermemeliyiz. Benim değerlerime yapılan saygısızlıkları ben şahsen af edemem. Bunları canımız pahasına savunacağımız yerde, internette paylaştığı bir videoda, Vatanımızı düşman işgalinden kurtarmış, Türkiye Cumhuriyetimizi kurmuş olan ilk Cumhurbaşkanımız ve ebedi Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk’e yaptığı ahlaksız hareketlere, bilmemnerenin Büyükelçiliği önünde kutsal kitabımız olan Kuran-i-Kerimi yakanlara, atalarımızın kanıyla sulanmış topraklarımızı hiçbir kültür ve çağdaş ahlaktan nasibini alamamış bedevilere peşkeş çekenlere, Cumhuriyetin kendisine sunduğu imkanlarla makam sahibi olmuş ve bu pozisyonda laik Cumhuriyet yapımızı yıkmaya çalışanlara sessiz kaldığımız sürece, her Türk’ün asker doğduğuna inanamayacağım.

29 Ekim 2023’te Cumhuriyetimizin 100’üncü kuruluş yıldönümünü kutlayacağız. Umarım, her Türk’ün asker doğduğunu tüm dünyaya kanıtlayabileceğimiz, toplumsal değerlerimizin, bilimin ve ilimin öne çıkacağı çok başarılı bir Türkiye Yüzyılı olur. Düşman uyur Sur (asker) uyumaz!  Sevgiler ve Selamlar Nejdet Niflioğlu