İstanbul'da, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddia edilen 47 sanığın yargılandığı davanın duruşması 3. gününde devam ediyor.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin konferans salonunda yapılan duruşmada, organize suç örgütü elebaşı Fırat Sarı'nın da aralarında yer aldığı 22'si tutuklu 42 sanık ile avukatları hazır bulundu. Bazı tutuksuz sanıklar ise bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı.
Çok sayıda avukat ve basın mensubunun da izleyici olarak katıldığı duruşmada, tutuklu sanık Cansu Akyıldırım'ın savunmasıyla başladı.
"ÇETE VEYA ÖRGÜT YAPISI OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM"
Duruşma sırasında sanık Cansu Akyıldırım'ın savunması alındı. Mahkeme Başkanı, Akyıldırım’a "Savunmanı yapacak mısın?" sorusunu yöneltti. Akyıldırım, 2012 ile 2019 yılları arasında çeşitli hastanelerde görev yaptığını, 2019-2022 yılları arasında Reyap Hastanesi’nde çalıştığını ancak iddianamede Çorlu Reyap’ta çalıştığının belirtilmesinin doğru olmadığını söyledi. 2023 yılında Özel TRG Hastanesi’nde hasta bakım müdürü olarak çalışmaya başladığını belirten Akyıldırım, "Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum. Ben maaşlı çalışan biriyim. Bunun dışında, ailemden maddi destek alıyorum. Örgüt ya da çeteye üye olma suçlamasıyla ilgili böyle bir yapının var olduğunu düşünmüyorum," dedi.
Mahkeme Başkanı, iddianamede geçen "işletme" tabirine ilişkin Akyıldırım’a, "Bu işletme nedir?" sorusunu yöneltti. Akyıldırım, Medicence başlığı altında birkaç hastanenin bulunduğunu, TRG ve Birinci Hastaneleri'nin Medicence’den alım yaptığını ancak Reyap Hastanesi’nin bu kapsama dahil olmadığını belirtti.
Mahkeme Başkanı’nın "Peki, 'danışmanlık' dediğiniz şey nedir?" sorusuna ise Cansu Akyıldırım, "Hasta danışmanlığı aldığımız bir yer," yanıtını verdi.
SURİYELİ BEBEK KONUŞMASI
Mahkeme Başkanı, sanık Cansu Akyıldırım’a kolluk fezlekesinin 94. ve 92. sayfalarında yer alan bir konuşmayı hatırlatıp, "Kolluk fezlekesinin 94. sayfasında, hatta 92. sayfasında da böyle bir konuşma geçtiği belirtiliyor. Ne diyorsun?" diye sordu. Cansu Akyıldırım, "Böyle bir konuşmadan bilgim yok, hastayı da hatırlamıyorum. Ancak kalan bebek dediğiniz Suriyeli bir bebek olabilir. O bebek farklı bir bebek, onun göbeğini ben açtım, Dursun Bey açmadı," yanıtını verdi.
Mahkeme Başkanı devam ederek, "Bu bebek farklı bir bebek mi?" diye sordu. Akyıldırım, "İsmi geçmediği için bilmiyorum. Ama kalan bebeğin göbeğini ben açtım," dedi.
Mahkeme Başkanı’nın konuşma metnini okumasının ardından Akyıldırım, "Böyle bir görüşmeden haberim yok ama kalan bebek olabilir. Kalan bebeği anlatabilirim. TRG’de doğdu. Bebek odasından bize geldiğinde mosmordu. Onu kapıya en yakın olan kısma aldım ve o sırada Dursun Bey’i aradım ancak ulaşamadım. Sonra İlker Bey’i aradım, Dursun Bey’e ulaşacağını söyledi. 3-5 dakika sonra Dursun Bey alana geldi. Bebeği makineye bağladık ve çocuğun akciğer filmi istendi," şeklinde savunma yaptı.
"BEBEĞİN KALBİ DURDU, KURTARILAMADI"
Akyıldırım, bebeğin kalbinin durduğunu ve yapılan müdahaleye rağmen hayata döndürülemediğini ifade etti. "Dursun Bey, bebeğin akciğer filmine baktı ve diyafram hernisi teşhisi koydu. Bebeğe 45 dakika boyunca müdahale ettik. İlker Bey de benden akciğer filminin resmini istedi. Ben de ona videoyu gönderdim," dedi.
"TRG'YE GÖNÜLLÜ GİTTİM"
Mahkeme Başkanı, "O dönem sen o hastanede miydin?" diye sorduğunda, Cansu Akyıldırım, "Evet, gönüllü gittim. Birinci Hastanesi’ndeydim. TRG’ye yardıma gitmemi söylediler," yanıtını verdi. Mahkeme Başkanı'nın "Kim söyledi?" sorusuna, "Fırat Bey söyledi," diye karşılık veren Akyıldırım, "Bu olay olduğunda sen Birinci Hastanesi’nde miydin?" sorusuna da "Evet," şeklinde cevap verdi.
"YAZAN KİŞİ DEĞİLİM AMA YAZILANLARI SİSTEME ATAN KISIMDAYIM"
Başkan, Cansu Akyıldırım'ın daha önceki konuşmalarını okuyarak, sisteme veri girişi ve yetkileri hakkında açıklama istedi. Akyıldırım, "Böyle bir konuşmadan haberim yok. Ben yazan kişi değilim, yazılanı sisteme atan kısmındayım, yetkim yok," şeklinde konuştu.
Mahkeme Başkanı, "Peki, o zaman neden konuşmalarda 'Epikrizleri değiştirelim, Cansu’yla iletişim kuralım' diyorlar?" sorusunu yöneltti. Akyıldırım bu soruya, "Formatı atarlarsa sisteme atarım ama değiştirme yetkim yok. Ben o dönemde Birinci Hastanesindeydim. Böyle bir konuşmadan haberim yok," yanıtını vererek, herhangi bir usulsüzlükte doğrudan rol almadığını ve sadece kendisine verilen bilgileri sisteme girdiğini belirtti.
Mahkeme Başkanı'nın, ilaç satışları hakkında sorduğu sorular üzerine Akyıldırım, 2023'ün sonlarına doğru yaşanan bir olayı anlattı.
Akyıldırım, "Sabah Fırat Sarı beni aradı ve Hasan Basri’nin beni işe bırakacağını söyledi. Daha sonra üçümüz bir araya geldik. Bu görüşmede Fırat Sarı, Hasan Basri'ye ‘Yaptın mı gerçekten?' diye sordu. Hasan Basri ve Hakan Doğukan Taşçı’nın ilaçları sattıklarını söyledi," dedi. Ayrıca, bu iddiaları kendisinin gözlemlemediğini, sadece konuşmalardan haberdar olduğunu belirtti.
Yenidoğan Çetesi davasının ikinci günü çarpıcı itiraflara sahne oldu.
Sanıklardan hemşire Hasan Basri Gök savunma yaptı.
Tapelere yansıyan sözleri için “Çirkin bir cümle. Bebeğin sürekli kalbi durup geri getiriliyordu, o yüzden böyle konuştum” dedi.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ifade veren Gök, çetenin karanlık yüzünü anlattı.
“Sağlam bebeğin sevki mümkün değil. Çok uzun süre bekletildiği için akciğerleri de kötüleşiyordu. Entübe edip gönderiliyordu.” diyen Gök, “Serdar Yüksel, bebek sevki yapıp karşılığında para alıyordu. Fırat Sarı parayı yollamamı söyledi, yolladım. SGK'dan fazla para alıyorlardı. Bunun için yatışlar uzatılıyordu.” itirafında bulundu.
Gök, “Epikrize yardım ettiği için bütün hemşirelere para veriliyordu. Kimse hayrına bir şey yapmıyordu.” diye konuştu.
"O SÖZ KURTLAR VADİSİ REPLİĞİYDİ"
Duruşmada bir Kurtar Vadisi diyaloğu da yaşandı.
Hemşire Deniz Korkmaz’a, “Devleti soymak milleti soymaktan şereflidir.” cümlesini kurduğu hatırlatılınca, repliği Kurtlar Vadisi dizisinden aldığını söyledi.
“Hastane hastaları satılan bir eşya gibi görüp sadece para almak için kullanıyordu.” diyen Korkmaz, “Bu zihniyette olan insanların bunları yapması kaçınılmazdı. Hastaların yoğun bakım süreçlerinde malzemeden tasarruf etmeye çalışıyorlardı. Bu insanları ben CİMER'e şikayet ettim.” şeklinde konuştu.
İLAÇ BİRİKTİRME İTİRAFI
Hemşire Hüseyin Günerhan da davada çarpıcı bir itirafta bulundu.
Örgüt iddiasını reddedip, suçsuz olduğunu savunan Günerhan, “Biz artan doz ilaçları ödemenin karşılamadığı hastalar için yabancı hastalar için biriktiriyoruz.” dedi.
Reyap Hastanesi’nde çalıştığı dönemde Fırat Sarı ile tanıştığını iddia eden Günerhan, “Ağabeyim de Reyap Acil’de çalışıyordu. Reyap’ta nöbet tutarak çalışmaya başladım. Burada kimseyi korumak için konuşmayacağım, doğruları söyleyeceğim.” dedi.