Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck tarafından Alman Liyakat Nişanı ödülü alan Nejdet Niflioglu, Neox Medya için Bir Dil Bir İnsan yazısını kaleme aldı.

Değerli Okuyucularım, herkes ana dilini bilmeli. Evet diyecekseniz, bilmeli. Ancak bazı araştırma sonuçları, konuştukları dili doğru kullan kişilerin meslek hayatında daha başarılı olduklarını tespit etmiş. Konuşma yeteneği, insanların tek iletişim aracı olmasa da, mutlaka en önemlisi olduğu kesindir. Peki dili doğru kullanmak hangi etkenlere bağlıdır? Gelin bugün de bu önemli konuyu birlikte işleyeleim. 

Ana Dil 

Anadil, ebeveynlerden veya diğer aile fertlerinden erken çocukluk çağlarında öğrenilen konuşma yeteneğidir. Elbette ailenin ve yakın çevrenin yöresel ve sosyal konumu bu ortamda öğrenilen dili önemli ölçüde etkilemektedir. Konuşurken kullanılan gramer tarzı, kelime seçimi ve tonladırma gibi özelliklerden, konuşan kişinin hangi yöreden geldiğini, hatta hangi sosyal tabakaya ait olduğunu kolayca anlayabiliyoruz. Sadece şive, lehçe gibi özelliklerden söz etmek istemiyorum. Meslek hayatında ilerlemek, başarılı iş görüşmeleri sürdürebilmek için bazı ip uçları vermek istiyorum. Konuya ilişkin bilimsel araştırmalardan da faydalanmakta yarar görüyorum.

 Konuşma Stilimiz

 1960’lı yıllarda Bourdieu ve Passeron isimli iki fransız sosyolog konumuzla ilgili olan çarpıcı araştırma sonuçlarını açıklamışlar. Farklı sosyal tabakalardan seçmiş oldukları henüz iki yaşında çocukların eğitim ve meslek hayatlarını yıllarca gözlemledikten sonra, sosyal tabakanın bu çocukların hayatında oldukça belirgin etkenleri sıralamışlar. Sosyal statüleri zayıf olan ailelerin çocukları, kullandıkları anadil, yani konuşma özelliklerinden dolayı, derslerinde zorlandıklarını, bazı terimleri yanlış anladıklarını- bu yüzden kendilerini çoğu zaman yanlış ifade ettiklerini ve sonuçta bu yanlış algılamalar yüzünden hayatlarına ve mesleklerine farklı oranla bağlandıklarını kanıtlamışlar. 

Aynı araştırmanın içermiş olduğu konuşma stilindeki farklarla ilgili bölümler, bize faydalı bilgiler aktarmaktadır. Bourdieu ve Passeron’a göre, aynı akıl seviyesine (İQ) sahip olan, ancak farklı sosyal tabakalarda yetişen insanların konuşmalarında kullandıkları kelime yoğunluğu (kelime hafızası ile ilgili), kurdukları cümlelerin uzunluğu, kelime ve sözcük aralarındaki boşluklar (tenefüsler) onları yanılgısız olarak ait oldukları sosyal tabakalara sınıflandırmaya yeterli oluyor. Konuşurken, kelimeler arasında verilen aralar (tenefüs) konuşma temposunu ayarlar. Verilen bu aralar ne kadar kısa tutuluyorsa, sosyal tabaka o kadar düşüktür. Elbette konuşurken kullanılan kelimeler bu tanımı önemli ölçüde etkilemektedir. Kelime hafızamızı genişletmemiz, konuşma stilimizi değiştirmemizde en önemli adım olabilir. Ancak dikkat etmemiz gereken önemli bir etken, kullandığımız değimleri doğru anlamamızdır. 

Şimdi sakın çok özel değimlerden söz ettiğimi düşünmeyin sevgili okurlarım. Bilim adamları, „çalışkan“ sözcüğünün tanımlarını sormuşlar. Sosyal tabakaları düşük ortamda yetişenler burada „hırslı, sosyal, nazik veya kibar“ gibi değimler sayarken, yüksek tabakaların fertleri „dürüst, düzenli/ tertipli, güçlü ve sağlıklı“ gibi değimler sıralamışlar. Yani kelime hafızasının geniş olması, kelimelere farklı anlamlar verebilme yeteneğine eş değerde olmadığını görmekteyiz. Farklı meslek gurupları bu özellikten yararlanmaya çalışıp, kendilerine özgü bir dil kullanımı tasarlamaktadırlar. Hekimler ve hukukçular bu konuda en başarılı meslek dalları olduğunu biliyoruz. 

Onlar iğne vurmazlar; enjeksüyon yaparlar, araya sokmazlar; derc ederler, hukuk dilinde arkadaş olmaz; refik olur, tıpta yatalak hasta yoktur; clinoid vardır mesela. Birbirimizle temas kurma yöntemi olan konuşmayı, farklı bir dil uygulayarak siper haline getiren gençlerimizde var.

Gençlerin kendilerine özgü bir dil geliştirmesini bazı uzmanlar ortak dilin geleceği açısından tehlikeli bulurken, ayak uydurmak gerektiğine vurgu yapanlar da var. Çalışkan sözlüğünü tanımlamanızı isteseler, Sizin aklınıza hangi ifadeler gelirdi, hiç düşündünüzmü? Bugünlük bu kadar KİB (kendinize iyi bakın) 

Sevgiler ve Selamlar Nejdet Niflioğlu