Değerli okurlarım, Mutlaka Sizler de benim gibi çok kez „ben var ya“ veya „biz var ya“ diye başlayan kahramanlık hikayeleri duydunuz.

Güzel Türkçemizde pek yoğundur, bu sözlerle başlayan hikayeler: Biz var ya, gemileri karadan yürütmüş olan bir soyun torunlarıyız... Ben var ya, gençliğimde taşı sıksam suyunu çıkarırdım

Dünyada var olan herşeyin bir de zıttı mevcuttur. Biz / ben var ya hikayelerinin de mutlaka bir zıttı olacak elbette. Gelin, bu zıt hikayeyi de Size ben anlatayım

Biz var ya, Cennetten kovulmuş varlıklarız. Herkes, Havva anamızın ve Adem babamızın Cennet bahçesinde yasaklı meyvelerden yediği için, Cennetten kovulduğunu düşünür ama bu yanlış.

Aslında, Cennet aydınlık, ferah, tertemiz bir yer olduğunu düşünürsek, insanların da tabiyatları gereğince her yediğini hazmedip dışkılamak zorunda olduğunu da bu düşüncelerimize eklersek, İnsanoğlunun, Cennetten neden kovulduğunu daha iyi anlarız. Biz var ya, Cenneti pislettiğimiz için kovulduk!

Dünya yüzüne vardığımızda, dünya da aydınlık, ferah, tertemiz bir yerdi. Biz var ya, dışkılarımızla, çöplerimizle ve atıklarımızla burayı da şimdiki haline çevirdik. Bununla yetinmedik; fitne, fesat, iftiralarla ve şahsi çıkarlarımız için herşeyi berbat ettik. Kardeşi kardeşine, komşuyu komşusuna düşman ettik. Siyaset uğruna evlatlarımızı savaşlarda kurban ettik, para uğruna doğamızı katlettik.

Temmuz ayında güzel vatanımızın 570 bölgesinde aynı anda orman yangınları çıktı. Bazı yangınlar, şehirlerimizin içine kadar ulaştı. Ağaçlarımız yandı, insanlar ve hayvanlar öldü. Biz var ya, bırakın yaban hayvanları, evcil hayvanlarımızı bile koruyamadık.

 

Biz var ya, halen dışkılamaya, çöp üretmeye ve atıklarımızı nehirlere, göllere ve denizlere akıtmaya devam ediyoruz. Bilinçsiz kullanıdığımız zehirli ilaçlar yüzünden sebzelerimizle ve meyvelerimizle tüketiciyi hasta ediyoruz. Henüz iki hafta önce tonlarca sebze Almanya sınırından Türkiye’ye geri gönderildi. Pestizit oranları, yasal olanın 100-600 kat üzerinde olduğu gerekçesiyle üreticiye iade edildi. Ben var ya, bu sebzelerin, Türkiye’de imha edildiğine, iç piyasada pazara sürülmediğine inanmıyorum.