Cumhuriyetimiz Ve Dilimiz! Nejdet Niflioğlu kaleme aldı...
Değerli okurlarım, Cumhuriyetimizin 102’inci yılını kutladığımız bu günlerde güzel Türkçemiz ve Cumhuriyetimiz arasındaki yakın bağlar hakkında kısa bir sohbete ne dersiniz?
Cumhuriyetimizin ilan edildiği günlerde ve daha önceki tarihlerde kullanılan Türkçe bugün
kullandığımız Türkçe’den oldukça farklıdır. Çağdaş Türkiye Cumhuriyetimizin kurucusu ve ilk
Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk 29 Ekim 1923 tarihinde, o güne kadar sürdürmüş olduğu askeri kimliğini bırakmış, sivil kimliğiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 1’inci Reis i Cumhur ünvanını almıştır. Bu görevi süresince, 10 Kasım 1938 günü ebediyete intikal ettiği güne kadar bir daha hiç askeri üniforma giymemiştir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında, farklı İnkilaplar gerçekleşmişti. Bunlardan en önemlisi, 01.Kasım 1928“de yürürlüğe giren Harf İnkilapı olduğunu düşünüyorum. Toplam 15 inkilapın 12’incisi olan Harf inkilapı sayesinde artık Türkçe, Latin harflerle yazılmaya başlamıştı. 12 Temmuz 1932'de Atatürk'ün talimatıyla Türk Dili Tetkik Cemiyeti kuruldu. Ve artık dilimiz de arınmaya, güzelleşmeye vegüncellenmeye başlamıştı.
Şimdiye kadar okuduklarınızda mutlaka fark ettiniz: Reis i Cumhur eski Türkçe, şimdi Cumhurbaşkanı sözcüğünü kullanıyoruz. İnkilap yerine Devrim, Türk Dili Tetkik Cemiyeti yerine Türk Dil Kurumu ifadesini kullanıyoruz. Çünkü bu kurum sayesinde, dilimize farklı dillerden aktarılmış sözcüklerden arındırılmış Türkçe konuşuyoruz.
Ancak, bir yanlış bilgiden bir türlü arınamadığımızı üzülerek fark ediyorum. Harf devrimi
açıklamalarında sıkça, alfabemizin latin harf alfabesi olarak tanımlandığını görüyorum. Bu açıklamaoldukça yanlış ve kesinlikle kabul edilemez. Alfabemizin adı Latin Esaslı Yeni Türk Alfabesidir, Latin Alfabesi değildir. Kanundaki ismi de Yeni Türk Harflerinin Kabulü Hakkındaki Kanun şeklindedir.
Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk İnkılabı dediği, tüm diğer devrimleri arasında özel bir yer tutan Türkçe sevgisi, gelecek kuşaklar için büyük bir miras olarak kalmalıdır. Türk Dil Kurumunun başarısı ise özellikle eğitimdeki başarılarla birlikte devletin dil planlaması gerçekleşmiş ve demokratik Cumhuriyetin ideallerinden olan halk dilinin bilim, kültür ve öğretim dili olmasının yolunu açmış olmasıdır.
Unutmayın ki, Atatürk’ün ilkeleri arasında 6’ıncı sırada İnkılâpçılık gelmektedir:
Türk milletini geri bırakmış ilkel devlet kurumlarını yıkarak yerine çağdaş devlet kurumlarının
kurulmasını esas alan İnkılâpçılık ilkesinde, hedef çağdaş Türkiye’dir. İnkılâpçılık ilkesi sürekli
yenileşmeyi ve çağın gereklerine ayak uydurmayı amaçlamıştır. Mustafa Kemal’in Türk devletini gençlere emanet etmesi, bu sürekli yenileşmeyi sağlamak içindir. İnkılâpçılık; Türk İnkılâbının korunmasını, aklın ve bilimin yol göstericiliğinde çağın gereklerine göre sürekli olarak geliştirilmesi ve yenilenmesidir. Geleceğe dönük bir sistem modernleşme ve geleneksellik arasında bocalayan bir toplumu ikilikten ve tereddütten kurtarmıştır.
Cumhuriyetimizin 102’inci yılını ve Latin Esaslı Yeni Türk Alfabemizin 97’inci yılını candan kutluyorum.
Sevgiler ve Selamlar Nejdet Niflioğlu