Adıyaman'da 25 Kasım - 10 Aralık Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 16 Günlük Aktivizm Kampanyası kapsamında düzenlenen "Birlikte Güçlüyüz: Kadınlara Yönelik Dijital Şiddete Noktayı Koy" temalı panel, alanında uzman isimleri bir araya getirdi. Adıyaman Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen panel, kadınlara yönelik şiddetin dijital boyutundan afet politikalarına kadar geniş bir yelpazede değerlendirmeler içerdi.

Panelin moderatörlüğünü Psikolojik Danışman Benginur Ezgi Sarıkaya (TARDE) üstlenirken panelde UN Women Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Uzmanı Gözde Bingüler Eker, UNFPA Adıyaman ve Şanlıurfa Yerel Eşitlik Uzmanı Gözde Yaşar, Kadın Dostu Kentler Programı Saha Koordinatörü Sinem Mısırlıoğlu, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ezgi Kovancı konuşmacı olarak yer aldı.

"25 Kasım'ı Anlamlandıran Yerleri Konuşmak İçin Buradayız"

Panelin açılış konuşmasını yapan moderatör Benginur Ezgi Sarıkaya, "Bugün burada çok değerli konuklarımız var. 25 Kasım ve 10 Aralık arasındaki aktivizme, 25 Kasım'ın anlamına ve kadınlara yönelik şiddetle mücadelenin temel noktalarına dikkat çekmek için bir aradayız" dedi.

Sarıkaya, panelin yalnızca bilgi paylaşımı değil, aynı zamanda sahadaki deneyimlerin görünür kılındığı bir dayanışma alanı olduğunu vurguladı.

"Dijital Şiddet Yeni ama Çok Tehlikeli Bir Alan"

UN Women Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Uzmanı Gözde Bingüler Eker, Dominik Cumhuriyeti'nde diktatörlüğe karşı mücadele ederken öldürülen Mirabal Kardeşler'in hikâyesinin bugünün 25 Kasım farkındalığının temeli olduğunu anlatarak, "Mirabal kardeşlerin öldürüldüğü 25 Kasım 1960 yıllar içinde kadın hakları hareketinin sembol gününe dönüştü. 1999'dan itibaren Birleşmiş Milletler tarafından Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü olarak ilan edildi. Bu tarih ile 10 Aralık İnsan Hakları Günü arasındaki 16 gün, kadına yönelik şiddetin bir insan hakkı ihlali olduğuna vurgu yapmak için '16 Günlük Aktivizm' kampanyasına dönüştü" dedi. 

Deprem Sonrası UN Women Çalışmaları

Eker, Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası programlarını nasıl dönüştürdüklerini aktararak, "2023 Şubat'tan bu yana insani yardım odaklı çalışıyoruz. Hatay ve Adıyaman'da yoğun faaliyet yürüttük. Bugün de Adıyaman'da Lider Kadın Derneği aracılığıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz" dedi.

"Anonim Failler, Dijital Şiddeti Derinleştiriyor"

Eker, dijital şiddetin hızla yayılan bir risk alanı olduğunun altını çizerek, "Dijital şiddet hayatımıza çok yeni girdi ama çok da riskli bir alan olduğunu düşünüyoruz. Çünkü düzenleme az bu alanda. Yani hukuki düzenlemelerin az olduğu ve kadınların daha korunmasız oldukları bir alan. Dijital şiddete en çok maruz kalanların 18-29 yaş arasın kız çocuklarının ve genç kadınlarının oldukları görülüyor. Ve faiiler anaomim kalabiliyor. Bu çok tehlikeli bir şey. Yani birisi, herhangi bir isimle çevrimiçi ortamda sizi tacize veya istismara maruz bırakabiliyor. Bu kişiye ulaşmanız ise çok uzun bir süre alabiliyor ve hatta ulaşmak bazen mümkün olmuyor. Sosyal medya platformlarında ve dijital ortamlarda özellikle bir anda üreyen bir 'kadın nefreti' var. Bizim ülkemizde, bunlar yeni yeni duyuluyor ama küreselde çok fazla gündeme gelmeye başladı. Aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı olan durumlar var. Bunlar da bu çevrimiçi şiddeti körükleyen, besleyen etmenler haline geldi. Elimizdeki veriler dünyadaki kadınların yarısının dijital şiddete maruz kaldığını gösteriyor. Bu çok büyük bir rakam" ifadelerine yer verdi.

"Deprem Sonrası Kurulan Merkezlerle Çalışmalarımızı Güçlendirdik"

UNFPA Şanlıurfa ve Adıyaman Yerel Eşitlik Uzmanı Gözde Yaşar, dijital şiddetle mücadelede kritik eksikliklere dikkat çekerek, "Aslında biz de UN women ile aynı yolu izledik denebilir. 2011 Suriye krizinden sonra insani yardım programlarımızda, yani mevcut yapımızda; Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu üreme sağlığı, kadına yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddete yönelik konular temel çalışma alanlarımız olmuştur. Biz de 2011 sonrası Suriye krizi ile beraber çalışma alanlarımızı insani yardıma yönlendirdik ama yine kendi ana başlıklarımızın üstünde çalışma yaptık. 6 Şubat depreminden sonra da yine bölgede farklı alanlarda merkezler kurarak desteklerimiz ve çalışmalarımızı o minvalde yürütmeye başladık" dedi.

"Dijital Şiddette Cezasızlık Kalkmalı, Yasalar Açık Olmalı"

Dijital şiddetin boyutlarını aktaran Yaşar, "Dijital şiddetin yıkıcılığını ortaya koyuyor olmak önemli. Buna yönelik açık yasaların bulunması da büyük önem taşıyor. Önümüzdeki süreçte mücadele alanlarımızın başında, bu açık yasaların tanımlanması, cezasızlığın ortadan kaldırılması ve kadınların dijital anlamda güçlendirilmesi geliyor. Çünkü dijital mecra yalnızca WhatsApp, Facebook, Instagram veya TikTok'tan ibaret değil, bu platformlarda dahi çok tehlikeli alanlar bulunuyor. Bu nedenle korunma yöntemleri konusunda farkındalığın artırılması ve doğru bilgi akışının sağlanması gerekiyor. Teknoloji şirketlerinin de bu konuda sorumluluk alabilecek bir düzeye gelmesi şart. Dijital şiddetten herkes sorumludur. İşte bu nedenle 16 Günlük Aktivizm, herkese görevlerini hatırlatmak için planlanan bir kampanyadır. Hem kadınların ve kız çocuklarının bu alanda güçlenmesi, hem şirketlerin farkındalığının artırılması hem de karar verici mercilerde daha fazla kadının yer alması bu kampanyanın temel mesajları arasında yer alıyor" dedi.

"Kent Herkesindir Ama Kadınlar Eşit Erişemiyor"

UNFPA Kadın Dostu Kentler Programı'nın Saha Koordinatörü Seher Sinem Mısırlıoğlu, kentlerin teoride herkese açık görünse de kadınların hizmetlere ve karar alma süreçlerine eşit erişemediğini belirterek, "Kadınların şehir yaşamına eşit, tam ve güvenli biçimde katılabilmesi için yerel eşitlik eylem planları oluşturuyoruz. Hem yerel aktörlerin hem de ilgili STK'ların bir araya gelerek kadın erkek eşitliğini planlama, bütçeleme, izleme ve değerlendirme gibi tüm süreçlere dahil olmasını hedefliyoruz. Bunu yaparken de yerel eşitlik mekanizmlarını oluşturmayı önceliyoruz" ifadelerini kullandı.

"İklim Krizi En Çok Kadınları Etkiliyor"

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ezgi Kovancı ise konuşmasında iklim krizi ve afetlerin kadınlar üzerindeki etkilerini aktararak," Kadınlara yönelik şiddetin bir başka boyutunu kim krizi ve bağlantılı afetlerle ilgili bir sunumla gerçekleştirdim. Aslında iklim krizi yakın gelecekte gerçekleşmesi beklenen bir afet ya da kriz değil, artık halihazırda içerisinde bulunduğumuz yüzyılda yaşadığımız küresel çevre sorunu. İklim kriziyle bağlantılı afetler, yani fırtına, sel, kuraklık ya da don olayları gibi pek çok şekilde tezahür edebiliyor. Ve Adıyaman'da, Güneydoğu Anadolu coğrafyasında kuraklık ve don olayları gibi pek çok sıkıntılar yaşıyoruz ve yaşamaya da devam edeceğiz. Ve bu durum en çok kadınları ve kız çocuklarını etkiliyor" dedi.

"Öğrencilerime Pozitif Ayrımcılık Yapıyorum"

Kovancı, toplumsal cinsiyet çalışmalarına akademik kariyerinin başında yöneldiğini aktararak bölümünde tek kadın akademisyen olmasının bile eşitsizliklerin ne kadar görünür olduğunun kanıtı olduğunu belirtti.

Kovancı, kadın öğrencilerinin güçlenmesi için özel çaba gösterdiğini vurgulayarak, "Kız öğrencilerimin başarılı olabilmesi için elimden gelen her türlü destek ve pozitif ayrımcılığı yapıyorum, yapmaya da devam edeceğim" ifadelerini kullandı.

Panelin Ortak Mesajı: "Dijital Şiddete Karşı Güç Birliği Şart"

Panelde tüm konuşmacılar şu noktalarda birleşti:

Dijital şiddet hızla büyüyen bir tehdit,

Yasal düzenlemeler yetersiz,

Kadınların çevrimiçi alanda korunması için güçlü mekanizmalara ihtiyaç var,

Afetler ve krizler kadınların kırılganlığını artırıyor,

Yerel yönetimlerde toplumsal cinsiyet eşitliğinin güçlendirilmesi hayati önem taşıyor,

Belediye-STK iş birliği sürdürülebilir politika üretiminin anahtarı.

Geniş Katılımlı Etkinlik, Dayanışma Mesajıyla Son Buldu

Etkinlik, katılımcıların sorularının yanıtlanması ve dayanışma çağrısıyla tamamlandı.

Panel sonunda kadınların güçlenmesine yönelik çalışmaların sürdürüleceği vurgulandı.

Kaynak : PERRE