Kültürel Paradigma
Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck tarafından Alman Liyakat Nişanı ödülü alan Nejdet Niflioglu, Neox Medya için Kültürel Paradigma yazısını kaleme aldı.
Değerli okurlarım, genelde güncel konulara değinmeden yazı yazmaya gayret gösteriyorum. Şöyle yıllar sonra bile okuduğunuzda geçerliliğini kaybetmemiş olan, zevkle okuyacağınız yazılar yazmayı arzu ediyorum.
Düşüncelerimi kaleme almadan haftalar önce kafamda binbir fikirler bir birini kovalıyor. Asıl zorluk ta, bu fikirleri doğru düzene sokup, kolayca anlaşılmasını sağlamak ve düzgün bir dille yazabilmek. Güzel Türkçemiz çok zengin bir dil. Yazı dili ile konuşma dili bazen oldukça farklı olabilen bir dil. Bazı yazarlar dilimizin bu özelliklerini harmanlayabiliyorlar. Ben bu güzel dilimizi malesef o kadar ustaca kullanamıyorum.
Ancak, Sizlerden aldığım geri dönüşlerden anlıyorum ki: anlatmak istediklerimi herkes anlayabiliyor. Peki, diyeceksiniz, fazla uzatmadan konuya girebirmiyiz? Elbette, hemen girelim. Bugünkü konumuz kültürel paradigma. Yani kültürel bakış açımızı değiştirmek. Uzun yıllardır Avrupada yaşayan Türkler olarak bazı toplumsal gelişmeleri çok iyi gözlemliyebiliyoruz. Mesela kendi, Anadolu kökenli kültürümüzü diğer kültürel akımlarla karşılaştırabiliyoruz.
Ben kendimce bazı pek moda olarak, dünya genelinde hızla yayılan akımlara hayretler içersinde bakıyor, bu mu Sizin yeni keşfettiğiniz kültür? Bu mu sizin çağdaş medeniyetinizin geldiği son nokta? Diye sormaktan kendimi alamıyorum. Mesleğim gereği, önümüzdeki yılların trendleriyle, yani önemli akımlarla ilgileniyorum. Yaklaşık on yıl önce, dünya genelindeki çevre duyarlığının artacağını ve hayvan haklarını korumak ile bağlantılı olarak et ve diğer hayvansal ürünlerin tüketiminde ciddi bir azalma kaydedileceğini öngörmüştüm.
Onlarca sunumlarımda ve konferanslarımda bir kahin gibi bu konuyu dinleyicilerime anlatmıştım. Tabii o tarihlerde, dinleyicilerimle birlikte, böyle bir trend’in şirket stratejisinde ve ülke ekonomisinde ne gibi etkiler yaratacağını, piyasaya sürülen ürünlerde ne gibi değişiklikler yapılması gerektiği gibi düşünceler üretiyorduk. Şimdi gerçekten o tarihlerde öngördüğümüz trendler hızlı şekilde yaygınlaşıyor.
Vejeteryan akımını Vejanizm akımı önemli bir trend olarak takip etmeye başladı. Biri et tüketmeyenler, diğeri her türlü hayvansal ürünü tüketmeyenler kitlesi. Bu vejanizmciler, bırakın et yemeği, deri pabuç bile giymiyorlar. Neden? Çünkü o ürünlerin imalatı ancak hayvanları öldürerek gerçekleşebiliyor.
Çevreyi korumak ve hayvan haklarını savunmak hayvanları birer canlı olarak görmekten, onları kendi amaçlarımız için öldürmemekten geçiyor Vejanizm akımı felsefesinde. Onlar kendilerine göre haklı olabilrler. Eleştirmiyorum. Ancak biz Türkler, etsiz yemeklerimize asırlardır
„Zeytinyağlılar“ diyoruz, kavçuk, lastik ve bez pabuçlara da asırlardır „çarık“ diyoruz.
Biz Türler için bu Vejanizm akımının neresi yeni Allah aşkına?
Sevgiler ve Selamlar Nejdet Niflioğlu